Korte samenvatting over de oprichting van Fenerbahce

Bespreek op dit sub forum alles uit de historie van onze club. Wil je het hebben over ex-spelers om herinneringen op te halen, of waarvan je de huidige ontwikkelingen wilt bespreken, doe dat dan hier. Ook kan hier gesproken worden over, wedstrijden uit het verleden, voorzitters en trainers uit ons verleden.
Plaats reactie
Aksaray-GFB
Berichten: 4
Lid geworden op: 26-08-2013 23:09

Korte samenvatting over de oprichting van Fenerbahce

Bericht door Aksaray-GFB » 26-08-2013 23:19

Fenerbahçe werd bijna een eeuw geleden opgericht in de provincie Kadiköy in Istanbul. De oprichters waren Mr Nurizade Ziya Songülen, Mr Ayetullah en de heer Necip Okaner. Deze groep van individuen richtte de club het geheim om een laag profiel te houden en niet in de problemen met de strenge Ottomaanse heerschappij. Zo streng in feite dat de Sultan, Abdulhamit de 2e, verhoede dat de Turkse jeugd niet mag opzetten van een club, noch deelnemen aan het spel van het voetbal gespeeld door de Engels families die werd bekeken in afgunst.

Na de eerste bijeenkomst van de oprichters is echter Nurizade Ziya Songülen verkozen tot de eerste president, terwijl de heer Ayetullah is de secretaris-generaal en de heer Necip Okaner veronderstelt Algemeen Captaincy. Het eerste embleem van de club is de vuurtoren die is gelegen aan Fenerbahçe cape terwijl de eerste kleuren van de club zijn de kleuren van de narcissen, wit en geel, verspreid over het Fenerbahçe schiereiland. Het embleem en de kleuren waren in 1910 te worden gewijzigd wanneer de badge werd herontworpen door Topuz Hikmet en de kleuren werden veranderd als geel en marine.

Tot een wijziging van de wetgeving in 1908, zijn de activiteiten Fenerbahçe's draaien onder strikte geheimhouding. Na deze datum echter de nieuwe wet vereist dat de clubs moeten zich registreren om wettelijk bestaan​​. Vanaf die dag, de club was om zijn plaats in de top van de Turkse club en het bereiken van veel succes.

Fenerbahçe Spor Kulübü eerste elftal opgenomen Asaf, Ziya Hasan, Sami, Ayetullah, Mazhar, Necip Fethi, Galip, Huseyin, Hasan en Nevzat. Dit team toegetreden tot de Istanbul League in 1909, maar niets bereikt in zijn eerste drie seizoenen. In het seizoen 1912-1913 een team met Ali Said, Galip, Arif, Izzi, Huseyin, Sabri, Hikmet, Said, Hasan Kamil, Nuri en Mico win het eerste kampioenschap van de club. Behalve dat het eerste kampioenschap had het meer betekenis omdat het werd gewonnen zonder een enkele nederlaag gedurende het seizoen.

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 06-05-2014 21:11

Fenerbahçe'yi kim kurdu?

Kuruluş Yılı: 1907
Kurucuları: Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Hindli namıyla anılan Asaf Beşpınar Bey ve En­ver Ye­ti­ker.
Kurulduğu Yer: Moda’da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.

Afbeelding

Afbeelding

Afbeelding

informatie over de oprichters van onze club!

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 13-01-2015 23:00

Afbeelding

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 16-01-2015 18:31

Kadro darlığı, yeni kurulan Fenerbahçe kulübünü başka takımlarla birleşmeye yöneltiyordu. İlk olarak Üsküdar Kulübü ile birleşme yolu tutuldu. Üsküdarlı futbolcularla birlikte antrenmanlar, antrenman maçları yapıldığından birleşme teklifi kolay benimsendi.

Eylül 1910’da Kadıköy’deki Mühürdar Gazinosu’nda toplanan iki kulüp üyeleri, birçok konuda anlaşırken, yönetim ve isim konusunda anlaşmazlığa düştüler. Üsküdarlılar yeni kulübün “Üsküdar Fenerbahçe Kulübü” adını almısını istiyorlardı. Bu teklif kabul edilmezken Üsküdarlıların kulübü ele geçirmek istediğini hisseden Ayetullah Bey, toplantıyı kapatmaya karar verdi. Üsküdarlılar itiraz ettiler. Kendisine hangi hakla çoğunluğun arzusuna karşı çıktığı soruldu. Ayetullah Bey, bu itirazlara şu sözlerle cevap verdi;

” 14. Louis ‘Kanun benim’ demişti. Ben de diyorum ki ‘ FENERBAHÇE BENİM!’ Bu birleşmeye muhalifim. Toplantı bitmiştir. “

Bunun üstüne iptal olan birleşmeden sonra Fenerbahçe’nin yardımına Kuşdili Kulübü koşmuş, bu iki takımın birleşmesiyle Fenerbahçe yoluna devam etmiştir.

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 17-01-2015 22:22

Bu yazı FBSK Kurucusu Ziya Nurizade Songülen’in hayatından kesitleri içerir. Tüm anlatım torunu “Nazan Songülen Karakaş” tarafından 04.04.2008 tarihinde yapılmış ve aynen yayınlanmıştır. Bu vesile ile kurucularımız Necip Bey ve Ayetullah Bey ile ilk başkanımız ve kurucumuz Ziya Songülen Bey’in aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğliyoruz. Mekanları cennet olsun. Bizlere bıraktıkları dünyanın en büyük sevdası için sonsuz teşekkürlerimizle…

Afbeelding

ZİYA NURİZADE SONGÜLEN
Anne Tarafı:
-Halil Rıfat Paşa (Damat/Kaptan Paşa) ile Padişah II. Mahmut’un kızı
Saliha Sultan evleniyorlar.
-İki çocukları oluyor. Ayşe Sıdıkka ve Mahmut Celalettin Paşa
-Ayşe Sıdıkka ile Şuray-ı Devlet Başkanlığı, İstanbul Şehreminisi,
Adliye Nazırlığı ve Hariciye Nazırlığı vazifelerinde bulunan
SERVER PAŞA (1821-1886) evleniyor.
-Üç çocukları oluyor: Ayşe – Azize – Fatma
Baba Tarafı:
-Londra Sefiri Nuri Bey’in oğlu Şuray-ı Devlet Başkanlığı, Urfa Valiliği, Edirne Valiliği, Hariciye Nazırlığı vazifelerinde bulunan ASIM
PAŞA ile Abdullah Efendinin (Kafkas) kızı Fatma Bergis evleniyorlar.
-Üç çocukları oluyor: Pakize – Fitnat – Suad

Ziya Nurizade Songülen Doğuyor:

-Suad Bey ile Azize Hanım evleniyorlar.

-Üç çocukları oluyor: Fahire – Ziya – Mahmut

Ailenin Devamı:

-Ziya Bey (Ziya Nurizade Songülen) Alman asıllı Erna Valentine
Meyer ile evleniyor.
Üç çocukları oluyor: Azize – Güzel – A.Server

- 2 -
Ziya Bey 1886 yılında İstanbul’da dünyaya geliyor. Köklü bir Osmanlı ailesinin üyesi. Aile ileri görüşlü, modern ve eğitimli. Halil Rıfat Paşa’dan başlayarak, Server Paşa, Asım Paşa ve babası Suad Bey; sadrazamlık, Kaptan Paşalık, Valilik, Şuray-ı Devlet Başkanlığı, Şehreminilik, Adliye Nazırlığı, Hariciye Nazırlığı, Büyükelçilik gibi devlet vazifelerinde bulunuyorlar. Ağırlık Hariciye Nazırlığı ve devleti yurt dışında temsil etme görevlerinde.
Suad Bey ve Azize Hanım kendi aile büyüklerinden gördükleri gelenekle, oğulları Ziya’nın çok iyi eğitim almasını sağlıyorlar. Okul çağına kadar hem Osmanlı terbiyesi alan, hem de İngiliz mürebbiyelerle yetişip Avrupai terbiye alan Ziya Bey, St.Joseph Fransız Lisesinde eğitimine devam ediyor. Burayı bitirdikten sonra yüksek tahsil için İngiltere’ye gidiyor.
İstanbul’a dönüşünde; İngilizce ve Fransızcaya hâkim olması, saraya yakın köklü bir Osmanlı Ailesinden olması, ailenin yurt içi ve dışında geniş diplomatik ve dost çevresine sahip olması ve iyi eğitimi nedeni ile Düyun-u Umumiye de vazife alıyor.

Ziya Bey açık renk saçlı, mavi gözlü, oldukça uzun boyu (1.95-2.00) ve iri yapısı dolayısıyla, arkadaşları arasında “Fil Ziya” diye anılıyor. (Muhtemelen St. Joseph’de takılan bir lakap)

Dostları arasında sevilen, iyi yetişmiş, mali olanakları oldukça iyi bir genç olan Ziya, İngiltere’de gelişmiş olan spor sevgisini, arkadaşları
Ayetullah Bey ve Necip Bey ile futbol takımı kurarak pekiştirmek istiyor. Bu işe giriştiklerinde: Ziya Bey: 21 Ayetullah Bey:19 Necip Bey: 16-17 yaşındalar.

- 3 –
Kulübün kurulduğu yıllar, hafiye takiplerinin yapıldığı, sürgün ve hapse atılma tehlikesinin olduğu seneler. Üç arkadaş her türlü zorluğu ve tehlikeyi göze alarak takımı kuruyorlar. (NOT: Ziya Bey’in anneannesinin kardeşinin Mahmut Celalettin Paşa ve onun oğlunun Prens Sabahattin olduğu düşünülürse, bu takımın kuruluşundaki ekstra zorluklar anlaşılabilir. Ailenin bu kanadı 1924 yılında, Osmanlı Hanedanının diğer üyeleriyle birlikte sınır dışı edilmiştir.)
Kuruluş sırasında tüm ihtiyaçları Ziya Bey şahsen karşılıyor. Formalar, ayakkabılar, top ve gereken her şey Ziya Bey tarafından İngiltere’de yaptırılıp getirtiliyor. Rahat antrenman yapılabilinmesi için, Papazın Çayırı denen yer yine Ziya Bey tarafından kiralanıyor. (NOT: Bu yer şimdiki Ş.Saraçoğlu Stadının olduğu yer… Satın mı alınıyor, kiralanıyor mu emin degilim? Evde büyükler bu olayı anlatırken 20 veya 200 Reşat Altını gibi bir rakamdan bahsederlerdi. Bu konuşmalardan 2 ve 0’lı bir sayı olduğunu hatırlıyorum, ama tek sıfır mı, iki sıfır mı anımsayamıyorum).

Ziya Bey, ilk sene takımda aktif olarak futbol oynuyor. Aynı zamanda kulübün ilk Genel Başkanlığı görevini de yapıyor. Bir sene bu görevde kalıyor. Arkadaşlar arasında bir anlaşmazlık çıkıyor, Ziya Bey’i darıltıyorlar ve Ziya Bey kulüpten ayrılıyor.
Bütün bunlar yaşanırken, ülkenin siyasi durumu iyice karışıyor. Daha evvelce saymış olduğum özellikler Mustafa Kemal’inde dikkatini çekiyor ve Ziya Bey’i bir görevle Avrupa’ya yolluyor. Ailece bilinen ve yazılı olmayan gerçek, para işlerinin içinde olan Ziya Bey’in silah ve cephane alımı için Mustafa Kemal’e finansman sağladığıdır.
Vazifeli olarak gittiği Avrupada( NOT:1918 veya 1919, muhtemelen 1918) gittiği yurt dışı seyahatinde (NOT: Benim İngiltere diye bildiğim, annemin Viyana diye ısrar ettiği ve bir türlü uzlaşamadığımız seyahat…) Erna Valentin Meyer isimli Alman bir genç kızla tanışıyor. Erna Alman bir bankerin kızı, iyi yetişmiş, eğitimli, konservatuar mezunu, çok güzel bir kadın. Piyano çalıyor ve resim yapıyor. Akıcı İngilizce ve Fransızca konuşuyor ve yazıyor. Birbirlerine âşık oluyorlar ve evleniyorlar.
Türkiye’ye dönüşlerinde, Mustafa Kemal görev verdiği için İstanbul’da oturamıyorlar ve Ankara’ya gidiyorlar. O zamanın şartlarında Ankara’ya gidiş epey yorucu oluyor. Atatürk oradaki evlerinde çifti ziyarete geldiğinde, kendisine servis yapılırken kullanılan, yeşil, altın yaldızlı Limoge takımı çok beğeniyor. Ziya ve Erna çifti de jest yaparak bu çay takımını kendisine hediye ediyorlar. Bu takım uzun yıllar Çankaya Müzesinde sergileniyor. Şimdi kim bilir nerededir? (NOT: Bu takımın geri kalan kısmı, Kandillideki köşk 1972 senesinde yanana kadar, kullanıldı)
Ankara’da Ziya Bey ile Mustafa Kemal’in ortak yaptığı çalışmalar var. (NOT: Hangi konuda olduğunu bilmiyorum, muhtemelen mali konular ve Düyun-u Umumiye işleriyle ilgili.)

-4-
Ankara sonrası yaşam İstanbul’da, Boğaziçi’nin Anadolu yakasında Kandillideki Server Paşa Köşkünde sürüyor.
Çiftin 3 çocukları oluyor: Azize – Güzel – A.ServerZiya Bey Türkiye’deki ilk seyahat acentesi NATTA’ nında kurucusudur. Bu acente 1925 yılında Pera Palasın altında kuruluyor. İkinci ofis GS Lisesi karşısında Tokatlıyan Oteli yanında açılıyor. 1934 de Karaköy’de bir şube daha açılıyor. (NOT: Yeri galiba şimdiki Ziraat Bankasının olduğu yer?) 1934/35 de Ziya Bey sağlığı bozulduğu için ayrılıyor. (NOT: Natta acentesinde, şirketi sonraki dönemlerde çok zor durumlara düşürecek olan bir Ziya daha var. Kendisine “Küçük Ziya” deniyor. Bu şahısla karıştırılmaması rica olunur)

- 5 –
İstanbul’a ilk yolcu motorlarını getiren ve bunların çalıştırılması için Laz Hayri Kaptan’a parasal yardım ve müşteri sağlayarak destek çıkan yine Ziya Bey. (NOT: Laz Hayri Kaptan ve ailesi çok vefakâr çıkmışlar, bu yardımı her zaman minnetle anmışlardır. 1936 da Ziya Beyin ölümünde ve 1969 da eşinin vefatında tüm motorlarını seferber ederek, cenazelere denizden filo olarak katılmışlardır.)

Kurtuluş Savaşı sırasında, 1921 Şubat ayında TBMM Hükümeti Bekir Sami Bey Heyeti ile Londra’ya giden Ziya Bey, Lozan konferansına da katılmıştır. (NOT: Bu tarihler, Ziya Bey’in Ankara’da Atatürk ile ortak çalışma yaptığı tarihler. Lozan’a katılıp katılmadığını bilmiyorum, ama tarih ve zamana bakılırsa ve de babası Suat Bey son Osmanlı hariciyecilerinden olduğu göz önüne alınırsa, olası gibi duruyor.)

Bir Osmanlı olarak doğmuş, Atatürk’le dostluk etmiş, Cumhuriyetin kuruluşuna destek vermiş ve kuruluşuna şahit olmuştur. O devirde bu işlere vermiş olduğu desteği maalesef belgeleyemiyoruz. Bu tür konularla ilgili olabilecek evraklar, Atatürk ile olan yazışmalar, Ziya Bey’in ölümüyle ekonomik krize giren ailenin elinden, çocuklarının eğitiminin devlet tarafından sağlanacağı gerekçesiyle, Celal Bayar Hükümeti tarafından alınmış ve bir daha geri verilmemiştir. (NOT: Verilen eğitim sözü de tutulmamıştır.)Ziya Bey felç geçirince, bir sene kadar İstanbul Alman Hastanesinde yatıyor. Yapılabilecek hiç bir şey kalmayınca, Kandillideki, kendi zevkine göre bir İngiliz mimara yaptırdığı, Server Paşa Köşküne, çıkıyor. 1936 yılının Ağustos ayında vefat ediyor ve Bebek Aşiyan tepesindeki geniş bir alana yan yana yapılmış mermerden 2 ev şeklindeki, kapak açılarak merdivenle kabirlerin olduğu bölüme inilen, aile mezarına gömülüyor.
Yıllar sonra torunları olduğu bir dönemde, Erna kabristanı ziyaret ettiğinde, mezarların yerinde olmadığını görüp, ciddi bir kriz geçiriyor. Ailenin itirazlarıyla, izinsiz olarak, sahiplerine haber
Verilmeden yıkılan mezarlar için, devlet tarafından yine Aşiyan’da çok daha ufak bir yer gösteriliyor ve Ziya Songülen’in mezarı buraya, şimdiki yerine, naklediliyor.

Ziya Songülen’in babası Suat Bey oğlundan sonra vefat ediyor. Suad Bey’in son yıllarını geçirmiş olduğu Heybeliada daki köşk, ölümünden sonra İnönü Ailesine satılıyor.

Erna, çok sevgili Ziyasının yanına gömülebilmek için, kocasının vefatından sonra din ve vatandaşlık değiştiriyor, Esma adını alıyor. Çok eski ve köklü bir Osmanlı Ailesine gelin gelmesine rağmen, kimsenin kendisinden böyle bir talepte bulunmamış olması, hiçbir baskı görmemiş olması, o devirde bile ailenin açık fikirliliğini ve çağdaşlığını gösteriyor.

Nurizade diye bilinen Ziya Bey, soyadı kanunu çıktığında, herkesin “Zade” li soyadları almasına tepki olarak “SONGÜLEN” soyadını seçmiştir.

FB Kurucusu Ziya Nurizade Songülen’in hayatından kesitler.
Torunu: Nazan Songülen Karakaş
04.04.2008

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 12-02-2019 11:41

Afbeelding

Topuz Hikmet kimdir?

Bugün yüzbinlerce göğsü süsleyen Fenerbahçe Kulüp Rozeti 1910 yılında, kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin Penaltı Kralı olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi. Rozetin klişesi o tarihlerde Manchester'de bulunan Tevfik Taşçı Bey'e yollandı. İlk rozetler 1910 yılında İngiltere'de yapılmıştır. Beş renkten oluşan rozette Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısını taşıyan beyaz çerçeve temizlik ve açık yürekliliğin , kırmızı ton sevgi ve bağlılığın ifadesi olup bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan sarı lacivert kalp şeklindeki sarı, Fenerbahçe'ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise, Fenerbahçelilik'in kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.

Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır :

Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu. Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar.

İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; 'Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek'.

Çizdiğim şekil arkadaşlar tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Manchester'da bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar'ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece 'Fenerbahçe Spor Kulübü - 1907' yazısı yeni harflerle tebdil olundu.

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 13-02-2019 16:16

Afbeelding

Asaf Beşpınar kimdir?

Türk futbolcu ve mühendis. Fenerbahçe'nin kurucularındandır. Kulüp kuruculuğunun yanı sıra futbolcu olarak da görev yapmıştır. Hint namıyla anılan Asaf Beşpınar Saint Joseph Fransız Lisesi'nde eğitim almıştır.

Fenerli1987
Professional
Berichten: 169
Lid geworden op: 06-05-2014 20:57

Bericht door Fenerli1987 » 14-02-2019 14:43

Afbeelding

Galip Kulaksızoğlu kimdir?

Midilli Mutasarrıfı Kulaksızzade Mustafa Paşa'nın oğludur. Saint Joseph Lisesi'nden mezun olan Galip Kulaksızoğlu, 1907 yılında Kadıköy'ün gençleri Nurizade Ziya Songülen, Ayetullah Bey ve Necip Okaner tarafından kurulan Fenerbahçe Futbol Takımının ilk günlerine şahit olmuş bir kişidir. Fenerbahçe Futbol Takımı'nın ilk kadrosunda o da bulunmuştur. Futbol hayatına hücum oyuncusu olarak başlamış, savunma oyuncusu olarak bitirmiştir.

Fenerbahçe'nin henüz İstanbul Ligi Şampiyonluğu bulunmadığı 1911 yılında kendisine "Gel seni bir İngiliz ya da Rum takımına aldıralım, başarılar yaşa" dendiğinde, "Zararı yok! Bu sene de yine 5. oluruz ama elbet bir gün bütün rakipleri yenecek kudrete erişiriz" şeklinde karşılık vermiştir. Bir sezon sonra, Fenerbahçe'nin namağlup olarak ilk şampiyonluğunu yaşadığı, 1911-1912 İstanbul Ligi'nde bu emelin gerçekleşmesinde en çok emeği geçen kişi olarak haklı çıktı.

Plaats reactie